İklim krizinin yol açtığı ve açmaya devam edeceği yıkıcı sonuçlar, inkâr edilemez gerçekler hâline geldi. Maalesef ki durum, “Aman, teknoloji gelişir, sıcakta da yaşarız.” diye düşünebileceğimiz kadar basit değil.
Bildiğiniz üzere, Dünya’dan tek bir canlının bile yok olması, tüm ekosistemi etkiliyor. “Ekosistemin en tepesindeki varlığız” diyerek kendimizi çok üstlere konumlandırsak da diğer canlılara muhtacız.
Hâl böyle olunca; iklim krizi yüzünden sıcaklıkların yükselmesi, hayvan ve bitki türlerinin yok olması bizi de etkiliyor. Hatta bazı yiyecekleri, iklim krizi yüzünden kaybetmemiz ve bir daha yiyemeyecek olmamız bile mümkün.
Öncelikle küresel ısınma ve iklim krizinin nedenlerine bir göz atalım:
- Metan gazı: Hayvancılık endüstrisinde et olmak üzere üretilen hayvanların çıkardıkları gazlar.
- Ormansızlaşma: Ormanların kesilmesi ya da yanmasıyla atmosferdeki karbonun serbest bırakılması. (Amazon ormanlarında yok edilen ağaçların %91’i hayvancılık için tahrip edilirken geri kalanı küresel ısınma sebebiyle yanıyor.)
- Tarım faaliyetleri: Bazı tarım uygulamalarında toprak verimliliğinin azaltılması ve ekosistemin zarar görmesi.
- Fosil yakıtlar: Petrol, kömür veya doğal gaz kullanımı gibi insan faaliyetleri ile sera gazlarının atmosfere yayılması.
- Diğer endüstriyel faaliyetler: Fabrikaların ve enerji üretiminin, büyük miktarlarda sera gazının emisyonuna neden olması.
İstikrarsız hava koşulları, tarım yapılan tarlaları ciddi derecede etkiliyor.
2023 senesinde gezegenimizin bazı yerlerinde domates bitkileri hiç çiçek açmadı, şeftali mahsulü doğru düzgün elde edilemedi ve zeytinyağı çok değerli bir gıda hâline geldi.
Sürdürülebilir tarım planlaması çalışmaları bir yandan planlanıp bir yandan hayata geçse de ne yazık ki hiçbiri, iklim krizinin hızına yetişemiyor.
Küresel Uyum Komisyonunun tahminlerine göre 2050 yılına kadar tarım verimliliği %30 oranında azalacak. Besinlerde kıtlık artacak ve fiyatlar ateş pahası olacak.
Nesli tükenmekte olan hayvanlar gibi nesli tükenmekte olan gıdalar da var.
Kahvesiz ve çikolatasız bir hayat düşünemeyenler için üzücü haber…
İklim krizi; Güney Amerika, Afrika, Asya ve Hawaii gibi kahve yetiştirilen bölgelerde epey etkili. Koşullar bu şekilde devam ederse kahve üretim tarlalarının yarısı, 2050 yılına kadar yok olacak.
Kahvenin eşlikçisi çikolata da küresel ısınmanın kurbanlarından. Kakao ağaçları sıcak iklimleri tercih etse de bol nem ve yağmura da ihtiyaçları var. Ancak iklim değişiklikleri nedeniyle yüksek sıcaklıklar, topraktan ve bitkilerden fazla nemi emiyor. Tüm bunların sonucu ise kakaosuz, yani çikolatasız bir yaşam…
Yine Türkler olarak bizi derinden yaralayacak: Çay.
İklim krizi; çayın varlığını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda güncel olarak kalitesini ve tadını da bozuyor. Araştırmalara göre 2050 yılına kadar çay üretim alanları %55 oranında azalabilir.
Üstelik çay toplayıcıları için de ciddi bir risk söz konusu. Hasat mevsiminde artan hava sıcaklıklarında çalışan işçiler, sıcak çarpması gibi birçok zararlı etkiye maruz kalıyor.
Sofralarımızın demirbaşlarından: Pirinç ve buğday.
Pirinç yetiştirilen bölgelerde ortalama 13 cm su derinliği olması gerekir ancak artan sıcaklıkların getirdiği kuraklık, bu tarlaları da tehdit ediyor.
Buğday için de aynı risk söz konusu. Postdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsünün yaptığı araştırmaya göre sıcaklıkların 30°C üstüne çıktığı her gün; mısır ve soya fasulyesi bitkileri, hasatlarının %5’ini kaybediyor.
Domatessiz yemek mi yapılır?
Domates için en uygun sıcaklık, 22-28°C arasıdır. 35°C seviyelerine ulaşıldığında ise verim epey düşer. Artık yazları, sıcaklığı 35-40°C görmeye alıştığımızı düşünürsek tehlikeyi az çok tahmin edebilirsiniz.
Risk o kadar büyük ki McDonald’s ve Burger King gibi fast food devleri bile menülerinden domatesleri azalttı veya tamamen çıkardı (Eh, hayvancılık sektörüne katkı sağlamasalar bunların hiçbirine ihtiyaç duymayacaklardı, orası da ayrı…).
Her türlüsünü çok sevdiğimiz patates…
Kızartması, sulu yemeği, dolması, salatası… Her şeyiyle sofralarımıza lezzet katan patates de iklim krizine kaybedeceğimiz besinler arasında.
Yağışların azlığı, sıcaklık, hayvancılık için tahrip edilen verimsiz topraklar… Bunların hepsi ne yazık ki patates sektörünü darmadağın ediyor.
İklim krizi yüzünden ileride tatlarını unutabileceğimiz diğer bazı besinler:
- Portakal
- Şeftali
- Et ve deniz ürünleri
- Mısır
- Şarap
- Biber
- Yer fıstığı
Tüm bu yiyecekleri kaybetmek istemiyorsak iklim değişikliği için bireysel olarak nasıl mücadele edebiliriz?
- Özel otomobiller yerine otobüs gibi toplu taşıma araçlarını tercih etmek.
- Çöplerimizi doğru bir şekilde ayrıştırarak geri dönüşüm kutularına atmak.
- Hayvansal gıda tüketimini azaltmak veya tamamen bitkisel beslenmeye geçmek.
- Enerji tasarruflu cihazları tercih etmek.
- Ağaçlandırma projelerine katılmak.
Dünyamız, amiyane tabirle şarampole yuvarlanıyor. “Benim tek başıma yaptığım şeyin ne gibi bir etkisi olabilir?” demeden hep birlikte hareket ettiğimizde ise gezegenimizin kaderini ve kendi kaderimizi değiştirebiliriz.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: