Yerel seçimlerin üzerinden dört ay geçti. Kürtlerin eline geçen belediyeler, bazı saldırılara ve engellemelere rağmen faaliyetlerine başladı. Öncelikle Hakkâri belediyesine kayyım atanmasını şiddetle kınıyor ve belediye meclisi tarafından seçilen belediye başkanına ve tutuklu eş-başkana desteğimi ifade ediyorum. Biz Kürt Dili ve Kültürü Derneği’nin yöneticileri olarak Urfa’nın Hilvan, Bozova, Viranşehir, Ceylanpınar ve Halfeti ilçelerinin belediyelerini ziyaret ettik. Suruç Belediyesi’ni ise önümüzdeki gündeler de ziyaret edeceğiz. Kürt kültürünün geliştirilmesi ve dil faaliyetlerine desteğimizi ve hazır olduğumuzu ifade ettik. Belediye eş-başkanları da bu alanda çalışmak istediklerini bildirdiler. Kısa zamanda Kürt kültürünün ve dilinin gelişmesi için çalışmalara başlamalarını umuyoruz.
Dil, öncelikle çocuklarda ve insanların düşünce ve duygu dünyasında gelişir; onların düşünce ve duygu dünyasının gelişmesiyle birlikte konuşulan dil de gelişir. Bu yüzden diller de insanlar gibi özgür bir yaşam alanı ister, ayrıca her dil var olduğu coğrafyada egemen olmak ister. Eğer zorunlu olarak başka dillerle rekabet etmek durumunda kalırlarsa da, her dile bütün yaşam alanlarında gelişip güçlenme dinamiklerini sonuna kadar kullanma fırsatı verilmelidir. Bu nedenle bir dil, her şeyden önce statü sahibi olmak ve konuşucularını gönlünde özel bir yere sahip olmak ister, o dili konuşanların o dili sevmesi onunla gurur duyması gerekir. Ne yazık ki Kürtler bu fırsatlardan mahrumdur.
Statü meselesi siyasi bir mücadelenin konusu, yerel yönetimlerin bu konuda yapabilecekleri sınırlıdır. Bunun için sürekli bir siyasi mücadele gerekir. Ancak belediyeler bir dilin prestijinin artmasının önünü açabilir. Öncelikle en azından tüm işlerini iki dilli hale getirebilirler. Örneğin Kürt belediyeleri, Kürtçeyi kendi çalışmalarında resmi dil haline getirebilirler. Bunun için sivil ve demokratik kurumların merkezi düzeyde bir dil politikası ve planlamasına sahip olması gerekiyor. Çalışma ekiplerinin yerel yönetimlerinin dilin korunması ve geliştirilmesi alanında berrak bir bilince ve net bir tutuma sahip olmaları gerekmektedir. Yetkin ve yetişmiş kadrolarla bu dil planlaması uygulanırsa, olumlu sonuçları kısa sürede kendini gösterir.
Merkezi düzeyde kültür ve dil faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin net bir program bulunmalı, bu programa göre büyükşehir belediyelerinde dil ve kültür daireleri kurulmalıdır. İl ve ilçelerde Kürt kültürüne ve diline yönelik müdürlükler kurulmalıdır. Dilin korunması ve geliştirilmesi elbette ki tek bir daire/müdürlüğün işi değildir, önce bu daire/ müdürlük bünyesinde çalışanlar, sonra belediyenin tüm çalışanlarının Kürtçe dilinde eğitim alması gerekir, sadece bölgesel dil yeterli değildir, çalışanlar yazı dilini öğrenmeli, bu alandaki eş-başkanlar öncülük etmelidir.
Bir dilin kaderini, o dili konuşanların tutumunu belirler. Ama ne yazık ki Kürt toplumunun çok büyük bir yüzdesi Kürtçe dilinin korunmasına ve geliştirilmesine kayıtsız kalıyor. Pek çok aile çocuklarını hiçbir kaygı duymadan egemen dille yetiştiriyor. Bu tutum ve davranış Kürt dilinin geleceği açısından tehlikelidir. Dolayısıyla bu dil anlayışına karşı Kürt dilinin korunması ve tanıtılması konusunda güçlü bir çabaya ihtiyaç vardır. Belediye Kürt diliyle ilgilenen kuruluşlarla birlikte düzenli ve kapsamlı çalışmalar yürütebilir.
Bu iş çok fazla emek ve iyi uzmanlık gerektirir. Bu nedenle bu işi yapan kişilerin yetkin ve açık bir bilince sahip olması gerekir. Ayrıca tüm kurum ve kişilerin faydalanması gerekmektedir. Tüm yerel güçlerin ve dinamiklerin bu sürece dahil olması ve bir dil meclisi gibi çalışması gerekiyor. Böylelikle belediye hayatın farklı alanlarına kolaylıkla girip Kürt dilini o alanda görünür kılabilir.
Dilleri güçlendirip ve geliştiren bir diğer alan ise bütün (korpus) ve ölçünlü dil oluşturma çalışmalarıdır. Bu çalışmalarla dil, değişen toplum yaşantısına göre yenilenir ve güncellenir. Bu çalışmalar da uzman kişi ve kurumlar tarafından yapılmaktadır. Neyse ki bu alanda çalışan yüzlerce pek çok kişi ve kurum var. Belediyeler bu kişi ve kurumları destekleyebilir, onlara güç ve yeteneklerini birleştirme, daha güçlü ve verimli çalışma yapma fırsatı verebilir. Bu konuda ilk adım belediyecilikle ilgili kavramların tanımlanması olmalıdır. Yakın gelecekte belediye faaliyetlerine ilişkin kavramlar sözlüğünün hazırlanması için bir grup oluşturulmalı ve bu alanda hızlı ve sürekli bir çalışma yürütülmelidir. Tüm belediyelerde standart terimlerin kullanılması önemlidir.
Bütünce çalışmalarının devamı olarak diğer stratejik bir alan ise eğitim ve öğretim çalışmalarıdır. Özellikle çocuklara yönelik eğitim ve öğretim. Nasıl ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi birçok mahallede anaokulu ve kreş açtıysa, Kürt belediyeleri de her mahallede Kürtçe eğitim veren anaokulları ve kreşler açabilir. Bu konuyla ilgili medya kuruluşları ve belediyeler, EBA sistemi gibi Kürtçe bir eğitim programı hazırlayıp bir televizyonda yayınlatabilir.
Kürt belediye başkanları bu alanda tecrübesiz değil, dolayısıyla belediye başkanları devralınmadan önce birçok çalışma yapıldı. Artık bu konuları konuşmamıza gerek yok. Mesela Diyarbakır’da Kürt müziği, tiyatro ve edebiyat alanında iki akademi vardı. Ayrıca birçok şehirde çocuklara yönelik anaokulları açıldı. Yine müzik ve tiyatro faaliyetleri ağırlıklı olarak Kürtçeydi.
Ayrıca belediyelerin sosyal medya hesapları çok dilliydi. Bunların yanı sıra birçok mahallede gençlerin hem üniversite sınavına hazırlandıkları hem de Kürtçe öğrendikleri eğitim evleri açıldı. Kürtçeye yönelik festivaller, konferanslar, çalıştaylar ve kitap sergileri düzenlendi. Tüm bu çalışmaların, bazı yeni çalışmalarla birlikte, sistemli bir şekilde, daha gelişmiş, katılımcı, daha yaygın, sivil ve demokratik bir anlayışlar yapılması yeterli olacaktır.